İklim değişikliği nedeniyle deniz yüzey suyu sıcaklıklarında yaşanan artış, palamut ve lüfer gibi türlerin göç takvimlerinde kayma yaratıyor. Avcılığın, bu balıklar yerine daha küçük türlerde yoğunlaşması, hamsi stoklarını tehdit ediyor. Ekosistemin kilit türü olan hamsiyi korumak için acilen av mevsimini sınırlandırmak gerekiyor.
İklim değişikliği, denizel ekosistemlerde; deniz suyu sıcaklıklarının artışı, akıntı sistemlerinin değişimi, canlıların biyolojik süreçlerinin farklılaşması gibi oldukça geniş bir yelpazede etkilere neden olmaktadır. Hamsi, sardalya, istavrit gibi küçük pelajik balıklar, özellikle bu çevresel değişimlere, dalgalanmalara karşı çok hassastır. Bu nedenle bu canlıların yaşam dinamikleri, iklim değişkenliğinin deniz ekosistemleri üzerindeki etkisinin ideal göstergeleri sayılmaktadır. Yine, küçük pelajik balıklar üzerinde beslenen ve ekonomik değeri yüksek palamut, lüfer gibi pelajik balıklar da, sıcaklık başta olmak üzere çevresel değişimlerden etkilenirken, esas olarak besinlerini oluşturan hamsi, istavrit gibi balıkların popülasyonlarındaki değişimlere hemen tepki verirler.
Ülkemizde balık stoklarının korunması için bazı düzenlemeler mevcuttur, bunlardan en iyi bilineni, endüstriyel balıkçılığın zamansal av yasağıdır. Denizlerimizde bulunan ekonomik öneme sahip balıkların büyük çoğunluğu (hamsi, istavrit, lüfer gibi) ilkbahar-yaz döneminde üreme yaptıkları için, bu balıkların korunması için 15 Nisan 1 Eylül tarihleri arasında, toplam 135 günlük av yasağı bulunmaktadır. Ülkemizin 1971 yılından beri uyguladığı bu zamansal av yasağı Akdeniz ülkeleri içinde en uzun ve kalıcı olan balıkçılık düzenlemelerinden biridir. Bunun yanında, ülkemiz denizleri “veri-seti kısıtlı” bölgelerdir, yani balık stoklarının durumuna ilişkin düzenli veriler bulunmamaktadır, bu durum balık stoklarımızın durumunu anlamayı ve balıkçılık düzenlemelerinde gerekli gözden geçirmeleri yaparak daha iyi yönetim planları çıkarmayı zorlaştırmaktadır. Çalışmamızın ana amacı, özellikle ikl im krizinin olduğu günümüzde, pelajik balıkçılığın dinamiklerini inceleyerek ortaya koymak ve sonuçlara göre balıkçılık düzenlemelerinin güncellenmesi için önerilerde bulunmaktır. Bu amaçla, hamsi, istavrit, sardalya, palamut ve lüfer türlerinin İstanbul Balık Hali’nde 20 yıllık karaya çıkarma verileri ile Marmara Denizi yüzey suyu sıcaklığının değişimini inceledik. Bu balıkların, av dinamiklerinin değişimini, hem türlerin değişen çevre koşullarına verdikleri yanıtları hem de av-avcı ilişkisi kapsamında birbirleriyle ilişkileri kapsamında ele aldık.
Marmara Denizi ısınıyor!
Çalışmamızın sonuçlarına göre, Marmara Denizi yüzey suyu sıcaklıklarının son 20 yılda, yıllık 0,05 ℃ anlamlı ısınma eğiliminde olduğu ve bu durumun tüm havza boyunca gerçekleştiği bulunmuştur.
Pelajik balıkların avcılığında hamsi, lüfer ve palamut için anlamlı bir azalış veya artış eğilimi gözlenmezken, istavritin azalma, sardalyanın ise artma eğiliminde olduğu ortaya çıkmıştır. Buna karşın, torik ve lüferin yıllar içinde av verimi azalırken, palamut ve çinekopun daha fazla avlandığı yani bu balıkların büyük bireylerinin yıllar içinde Marmara Denizi’nde çok daha az bulunduğu ortaya çıkmıştır. Çalışmamızın en çarpıcı sonuçları, yıllar içinde türlerin av sezonunun başlama ve bitiş dönemlerinde kaymaların olmasıdır. Lüfer ve palamutun, avcılığı Eylül ortasında başlarken Ekim ortasına; hamsinin avcılığı Kasım ortasından sonra başlarken, bu durum son yıllarda Ekim ortasına kaymıştır. Av sezonunun süresi açısından lüfer palamutun Ocak ortasında biterken Aralık ortasına gerilemiş, ancak çinekop avı sabit kalmıştır, hamsinin ise Şubat sezonundan Ocak ortasına gerilemiştir.
Ilıman iklim kuşağı denizlerinde, sıcaklık ve sıcaklığa bağlı olarak canlıların biyolojik döngüleri de oldukça güçlü bir mevsimsellik gösterir. Palamut, lüfer gibi ülkemiz için özellikle de Marmara Denizi için, üç bin yıllık İstanbul tarihi boyunca önem arz etmiş balıkların Akdeniz-Karadeniz arasında yaptıkları göç takvimleri oldukça iyi bilinmektedir. Bu türler, ilkbaharda Akdeniz’den Marmara Denizi yoluyla Karadeniz’e üreme amacıyla göç eder, sonbaharda Karadeniz’den Akdeniz’e kışlama amacıyla geri dönerler ve tüm bu göç takvimi su sıcaklığı ve bağlantılı olarak besin bulunurluğu ile oldukça sıkı ilişkidedir. Çalışmamızın bulgularına göre av dinamiklerindeki değişimin, bu iyi bilinen göç takviminde de kaymalar olduğunu göstermektedir. Su sıcaklığının göç için gerekli değerlere ulaşması geciktikçe bu balıkların göç zamanları da ileri kaymaktadır. Bu durumda 1 Eylül’de açılan balıkçılık sezonunda, Marmara Denizi’nde palamut ve lüfer gelmediği için bu balıkların besini olarak da çok önemli olan hamsi, istavrit gibi balıkların üzerinde avcılık yoğunlaşmaktadır. Palamut ve lüfer Marmara Denizi’ne geldiklerinde besinlerini oluşturan balıkların miktarı azalmış olmaktadır. Bu durumda, ülkemizin balıkçılığının ana eksenini oluşturan hamsinin, avcı türler için de çok önemli bir besin kaynağı olduğunu hatırlayarak, hamsi stoklarının azalmasının, tüm avcı balık türlerinin stoklarını etkileyeceği, bu anlamda ekosistemin kilit türü olduğunu söylemek gereklidir.
IPCC’ye göre iklim projeksiyonları, deniz suyu sıcaklıklarının yükselmeye devam edeceğini göstermektedir. Bu durum, balıkçılık yönetiminin, iklim değişikliğinin olası etkilerini gözetecek şekilde “uyarlamalı yönetim düzenlemelerini” oluşturmasını acil ve mecbur kılmaktadır. Çalışmamızın bulgularına göre ve korumacı yaklaşımla, en acil önerimiz, balıkçılık sezonunun başlamasını 45 gün geciktirerek 15 Ekim’e kaydırılması ve toplam av sezonunun daraltılarak 180 günle sınırlandırılmasıdır. Mevcut balıkçılık politikasıyla, oldukça yakın bir gelecekte, Marmara Denizi’nde çok daha sert önlemler alınarak endüstriyel balıkçılığın tamamen yasaklanması gerekeceği açıktır. Bununla birlikte, av sezonunun daraltılması ve açılışın 45 gün kaydırılmasının balıkçılığımızdaki en önemli pelajik türlerin stoklarını çökmekten korumanın kısa ve orta vadede tek yolu olduğunun altını çizmek gereklidir.
Çalışmanın bulgularına göre, mevsimsel olarak su sıcaklığının göç için yeterince soğuması geciktikçe, bu balıkların göç zamanları da erteleniyor. Eylül ortasında beklenen palamut ve lüfer, artık Ekim ortasında Marmara Denizi’ne geliyor. Bu nedenle hamsi ve istavrit gibi türler üzerinde yoğunlaşan avcılık, palamut ve lüferin temel besin kaynaklarının da tükenmesine neden oluyor.
Kaynak Makale: Demirel, N., Akoglu, E., Yıldız, T. (2023). Shifts in the pelagic fishery dynamics in response to regional sea warming and fishing in the Northeastern Mediterranean. Regional Environmental Change, 23:141 https://doi.org/10.1007/s10113-023-02139-7